İktidar, TBMM’de kabul edilen 9. yargı paketiyle kadınları soyadı dayatmasıyla karşı karışya bırakırken Diyanet’ten de kadınların yaşam tarzına ilişkin tepki çeken bir hutbe geldi. Diyanet, bu haftaki cuma hutbesinde “ölçülülük” anlamına gelen “takva” konusunu inceledi. Diyanet’in “Müslüman takva sahibidir” konulu hutbesinde “Takva, her türlü günah ve haramdan korunmaktır. Takva, giyim kuşamda kendini gösterince bedenimizin saygınlığını koruruz” dendi. Takvaya uygun giyinmenin örtünmeyle olanaklı kılındığını savunan Diyanet, kadın ve erkeğin kapanması gereken yerleri de hutbede anlattı. Bu kapsamda hutbede, “Kadınlar için yabancı erkeklerin yanında ve evlerinin dışına çıkarken örtülmesi gereken yerler; yüz, eller ve ayaklar hariç bedenin tamamıdır. Erkeklerde ise göbek ile diz kapağı arasıdır. Uzuvları belli eden dar ya da açık elbise giymek, Rabb’imizin emaneti olan bedenin saygınlığını ihlal etmektir. Tesettür her şeyden önce Allah’ın bir emridir, kişisel bir tercih değildir. Tesettür müminin süsüdür, fıtri bir gerekliliktir” denildi.
‘AMAÇ KADINI SİNDİRMEK’
İlahiyatçı Prof. Dr. Şahin Filiz hutbeyi şu sözlerle değerlendirdi: “Adeta kadın düşmanlığını körüklemekte. Takva ile tesettür aynı şey değil. Kadınlarımıza tesettür adı altında mezhepçi yorumlarla baskı yapmak takvaya taban tabana zıttır. Diyanet’in tesettür tanımı Taliban ve IŞİD tesettürüdür. Kuran’daki tesettürle hiç bir ilgisi yoktur. Hiçbir ayette ‘kadınlar tesettürlü olmalı’ diye bir emir yok. Amaç Cumhuriyetimizin Türk kadınını sindirmektir. Filiz, Diyanet’in bu ve benzeri hutbelerle çağdaş yaşama ve Cumhuriyet birikimlerine fütursuzca meydan okuduğunu da belirtti. Prof. Filiz, “Takva, Türk halkının büyük çoğunluğu yoksulluk sınırı altında yaşarken devlet imkânlarıyla yurtdışı gezisi yapmamak, otellerde milyonlar harcamamaktır” dedi.
‘LAİKLİĞİ İSTEMİYORLAR’